Genel Yazılar

Sembolizm (Simgecilik)

Sembolizm; XIX. (19 YY) yüzyılda realizme, naturalizme ve parnasizme tepki olarak ortaya çıkmıştır. Terim dilimize Fransızcadan geçmiştir. Aslı Yunanca symbol’dan gelir. Fransızca’da manevi durumu tabiî bir bağlantıyla anlatan nesneyi ifade eder.

Sembolizm’ in başlangıcı Fransız edebiyatıdır.

XIX. yüzyılın ikinci yansında Fransız toplumu büyük değişikliğe uğrar, ilmin ilerlemesi, yeni buluşlar, makineleşme, sosyalist hareketlerin örgütlenmesi insanları mutlu etmediği gibi 1870’de Fransızların Almanlar karşısında bozguna uğraması, toplumu karamsarlığa ve bezginliğe sürükler. Duygulu sanatçılar ruh sarsıntısı geçirir. İçlerine kapanırlar.

Auguste Comte (1798-1857)’un pozitivist felsefenin etkisiyle ortaya ortaya çıkan naturalizm de sanatçıların isteklerine cevap vermekten uzaktır. Alman, Rus, İngiliz ve İskandinav edebiyatından yapılan tercümeler Fransız edebiyatçılarında yeni ufuklar açar.

Sembolizmin önünü açan ilk güçlü edebi okul dekadizm (inkırazcılık = çöküşçülük) dır. Adını “fesuis l’Empire alafin de la decadence” (Ben dekadansın sonunda gelen imparatorluğum) (1882) mısrasın da geçen dekadans (decadence = çöküş) kelimesinden alır. Dekadizm, bütün edebiyat geleneklerinin dışına çıkmayı, kaideleri altüst etmeyi, kötümserliği, aşırı hassasiyeti, hayale kapılışı, marazî temalara yönelişi ifade eder.

Yine Fransız şairlerinden Charles Baudelaire (1821-1867)’in 1857’de yayınladığı Kötülük Çiçekleri sembolist estetiğin dayanağı olmuştur. Özellikle “Correspondances” başlıklı şiirin bir bendinde: “Uzaktan birbirine karışan aksisedalar gibi, gece kadar sonsuz, ışık kadar geniş, karanlık ve derin bir birlik içinde, kokular, renkler ve sesler birbiriyle anlaşıyor” diyerek insanı yeni sezgiler âlemine götürür. Bu kaynaktan beslenen Paul Verlaine (1844-1896), Arthur Rimbaud (1854-1891), Stephane Mailende (1842-1898) sembolizmin doğuşunu hazırlamışlardır.

Sembolizmi bir sistem haline getiren Mallerme’dir. Alman filozofu Hegel ve Fichte’nin estetiğinden hareket ederek kâinattaki gerçek varlıkların fikirler olduğunu, maddî âlemin bütün şekillerinin bu fikirlerin birer remzi, işareti, sembolünden ibaret bulunduğunu söyler. Şairin etrafında toplanan gençler, ustalarından dinledi kerini eserlerinde uygulamışlardır.

Sembolizmi bir edebiyat akımı olarak ilk tanıtan ise Rum asıllı Fransız şairi Jc-an Morias (1856-1910)’tır. Baudelaire’in “Sembol ormanları arasından geçer insan ” mısrasın da kullandığı sembol (symbole) kelimesine izm (= isme) ekleyerek terimi meydana çıkarmış, Figaro gazetesinin edebiyat ekinde sembolizmin beyannamesini yayınlayarak akımın tarihini ve özelliklerini açıklamıştır (18 Eylül 1886).

Sembolizm

1890 yılından sonra sembolizm akımı diğer sanat dallarına yayılır. Tiyatroda Norveçli Henrik Ibsen (1828-1906) “Yaban ördeği” ve “Yapı Ustası Solness’1, Belçikalı Maurice Maeterlinck (1862-1949) “Mavi Kuş “u yayınlar. Akım resimde de tesirini gösterir. Jean Mortas Verlaine’le birlikte “Mercure de France” dergisinin mart sayısında yazılan bir yazıda resimde sembolizmin nasıl gerektiği üzerinde durmuşlardır. Sanat eseri, “Tek amacı düşünceyi anlatmak olacağı için fikirci olmak; fikri bir biçime sokacağı için sembolist olmak; bu biçimleri ve sembolleri anlaşılır bir şekilde ifade edeceğine göre sentezci olmak; nesne hiçbir zaman nesne olarak ifade edilemeyeceğinden içe dönük olmak” zorundadır.

Sembolizm’ in Özelliklerini 

1. Sembolizm, şiire duygu ve hayali getirmesi yönüyle romantizmle benzerlik taşır. Diğer benzer yan her iki akımın da öznel oluşudur. Bu benzerliklere karşın sembolistler, kendilerinden önceki tüm şiir anlayışlarına karşı çıkmışlardır.

2. Sembolistler, dış dünyanın görüntülerini somut nesnel gerçeklikleriyle değil de; bu görüntülerin sezgilerinden, izlenimlerinden yansıyan niteliklerini şiire aktardılar. Duyguların, dış dünyayı ancak olduğu gibi değil, onu değiştirerek ulaştırabileceğini düşünmüşlerdir.

3. Sembolist ozanların doğa görüntülerini yarı aydınlık ortamlar oluşturur: sararmış yapraklar, akşamın alacakaranlığı, durgun göller, kızıl gün batımı, ayışıklı geceler. Bu görüntülerde net değil, neredeyse, tül bir perdenin ardından yansıyan biçimiyledir.

4. Sembolistler, sembol ve mecazlarla dolu kapalı bir anlatımı seçtiler. Herkesçe farklı algılanabilecek yorumlanabilecek şiiri hedeflemişlerdir.

5. Sembolizmin şiir anlayışı: Şiiri sözcüklerle yapılmış bir beste olarak gördüklerinden, şiirde müzikselliğe önem verdiler. Ölçü, uyak biçimsel özellikleri ikinci planda düşünmüşler. Şiirdeki müziği özle biçim arasında bir uyum öğesi olarak görmüşlerdir.

6. Sembolistler “sanat için sanat” görüşüne bağlı kalarak toplumsal, siyasal sorunlara uzak durmuşlardır.

7. Sembolizmin ilkelerini, kuramını. Stephen Mallarme oluşturmuş, bildirgeyi ise Jean Moreas yayımlamıştır. Sembolizmin öncüsü ise bu akımın ortaya çıkışından önce ürünler veren Charles Boudelaire’dir.

8. Sembolizm şiir akımlarından biridir.

Sembolistlere göre kelimeler anlamların kalıpları değillerdir. Her kelimenin kendine göre bir değişme kabildir. Sembolizmin hazırlayıcıları olarak Baudelaire ve Rimbaud’u, temsilcileri olarak da şiirde Verlaine, Mallarme, Renier (1864-1936), Valery (1871-1945)’i, tiyatroda Maeerlinck’i sayabiliriz.

Türk edebiyatında da Sembolizm temsilcileri görülür. Bu akımın varlığından söz edilmediği bir zamanda Şeyh Cialib (1757-1799)’in iç dünyaya yönelik yazdığı şiirleri sembolizmin özelliklerini taşır. Batılı anlamda ilk sembolist şiirleri Cenab Şehabeddin (1870-1934) yazmıştır.

Batı Edebiyatında Sembolizmin temsilcileri

  • Baudelaire
  • Rimbaud
  • Mallarme
  • Paul Valery Verlaine
  • Edgar Alien Poe

Türk Edebiyatında Sembolizmin Temsilcileri

  • İlk uygulayıcısı Cenap Şahabettin’dir Bu akımın varlığından söz edilmediği bir zamanda Şeyh Cialib (1757-1799)’in iç dünyaya yönelik yazdığı şiirleri sembolizmin özelliklerini taşır. Batılı anlamda ilk sembolist şiirleri Cenab Şehabeddin (1870-1934) yazmıştır.
  • Ahmet Haşim zamanında çok gelişmiştir.

Edebiyatla ilgili diğer yazılarımız için tıklayın.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu