Biyografi

Babürşah Kimdir?

Osmanlı İmparatorluğu hem Asya, hem Avrupa hem de Afrika kıtalarında yüz ölçümü 8 milyon kilometrekarelik bir araziye sahipti. Hindistan’ı geçmişten günümüze varıncaya dek hemen herkes zengin olarak biliriz. Asırlardır Hindistan’a sel gibi akınlar olmuş, birçok kavimler de Hindistan’ın hemen her yerinde medeniyet kurmuşlardır. Ariler, Persler, Büyük İskenler ve Türkler Hindistan toprağına girerek devlet meydana getirmişlerdir. Bu devletler içinde en büyüğünü Babür Şah ve oğulları kurmuştur.

Babürşah Kimdir?

Hindistan Fatihi olarak bilinen Babürşah Ferganalı bir Türktür. Babür Şah Türk Barlas Kabilesine mensup olup, Timurlenk’in torunu, Fergana Hükümdarı Ömer Şeyh Mirza’nın oğludur. 14 Şubat 1483 yılında dünyaya gelen Babür Şah doğduğu yıllarda Timurlenk’in kurduğu devlet parçalanmış, torunları da ayrı ayrı devlet kurmuşlardır. Bunlardan ilki Ebu Said, Maveraünnehir’de, Hüseyin Baykara Horosan’da hükümdaddı. Şeyh Mirza’nın son zamanlarında kardeşler arasında kavga başlamıştı. Bu mücadele devam ederken Şeyh Mirza vefat etti.

Babür Şah 11 yaşında babasının tahtına oturdu. Bu zamanlarda da Semerkant Hanı Sultan Ahmet ve dayısı Taşkent Hanı Mehmet, Fergana’ya hücum ediyordu. Babür bu tehlikeyi atlattı. Fakat Babür’ün gençlik hayatı bundan sonra tehlikeli ve maceralarla doluydu. Daha sonra Babür büyük atası olan Timur’un muhteşem hükümet merkezi olan Semerkant’ı zaptetmeğe muvaffak oldu. Fakat Özbeklerin Hanı Şeybani’ye mağlup olup Fergana Hanlığını kaybederek askerlerin dağılmasını engelleyemedi. Tek başına kalan bu genç Han, Pamir Dağlarına çekildi. Felakete uğramış olsa bile ümidini kaybetmedi ve birkaç kişi ile bir Türk kadının evinde saklandı. Hindistan’ı zapt ederek büyük bir Türk imparatorluğu kurmak tek hedefiydi. Esasen kendine yeni bir devlet kurmak için özellikler mevcuttu. Bu idealle de Babür Şah Horasan illerindeki Türklere haber gönderdi. Kısa süre içerisinde 20.000 cesur ve yiğit asker toplandı. Bunun üzerine de Babür Şah, Hindikuş Dağlarını aşarak Afganistan’ın merkezi olan Kabil şehrini zaptetti. Artık, Hindistan’ın kapısında karargahını kurmuş bulunuyordu. Saka Türkleri, Hun Türkleri, Gazneli Türkler ve hatta Timurlenk bu noktadan geçerek Hindistan’ı istila etmişlerdi. Babür’ün talihine yeni bir güneşin doğma zamanı yaklaşmıştı. Kabil’de kendisini şah olarak ilan etti. Bu sıralarda da en büyük düşmanı olan Şeybanî de, düşmanları tarafından öldürülmüştü. Böylece Hindistan seferi hazırlıklarına başlamak için en önemli engel ortadan kalkmış oluyordu.

Kuvvetli bir şair olan Babür Şah başarılı olduktan sonra Hindistan hatıralarına ait de bir eser yazmıştır. Bu esere de Babürname adı verilmiştir. Yazdığı bütün şiirleri öz Türkçe ile yazan Babür Şah canlı, ince ve neşeli bir ruha sahipti. Babür Şah bir şiirinde:

Canımdan başka yâr-ı vefadâr bulmadım

Gönlümden başka mahrem-i esrâr bulmadım
Canım kadar başka dil-i efkâr görmedim
Gönlüm gibi gönlü giriftâr görmedim
Bir rubaisinde de şöyle diyor:
Aşkınla gönül haraptır ben ne ideyim
Hicrinle gözüm pür âbdır ben ne ideyim
Cismim bükülmüştür ben ne ideyim
Canımda çok ıstırap vardır ben ne ideyim.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu